DİĞER
“Hepimiz İçin 9/8’lik Bir Dövüş, etnisite, habitat, beden, kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerinden yapılan ayrımcılıklara karşı kendini politik eksende verilen bir mücadele olarak sunuyor."
"Kitapta çeşitli vesilelerle işaret edilen ‘Kemalizm’in tarihsel bağlamından koparılması’ sorunu gerçekten de post-Kemalistlerin ciddi bir sorunu idi. Ancak bence ‘o dönemde tüm dünyada otoriter rejimlerin hâkim olduğu’nu hatırlatırken, ‘kaçınılmazlık’ tınısından uzak durmak çok daha doğru olabilirdi."
"Aksu Bora da tıpkı Virginia Woolf ile Le Guin’in karakter, roman ve yazarlıktan bahsederken kaçınılmaz olarak sorduğu o soruya dönüyor yine: Peki, bütün bunları yaparken, yazarken, bir karakteri kovalarken bir kadın olmak nasıl bir şeydir? Yazarken, okurken ya da herhangi başka bir şeyi yaparken bir kadının çevresiyle, dünyayla ilişkisi nasıldır?"
Ebru Erbaş Aysel Bora'yı uğurlarken son sözü Bora'nın yayın dünyasından sevenlerine bırakıyor: Ayça Sezen, Korkut Erdur, Maya Arıkanlı Özdemir, Melike Karaosmanoğlu, Mert Tanaydın, Saadet Özen, Sosi Dolanoğlu, Tomris Alpay, Yiğit Bener.
“Erkek egemenliğinin yapıları çok sağlamdır zaten, o yüzden feminist mücadele bu kadar zorludur. Öte yandan feminizmin yapabildiklerini görünce, surda gedik(ler) açmanın zevkine varabilirsiniz! İradenin iyimserliği bu değilse nedir?”
"Sezen Aksu aslında bir kadının aşk yaşantısı için duasını dile getiriyordu. Kenan Doğulu’nun şarkısında dile gelen ise aşk arzusu içinde olan bir erkeğin narasıdır. Ve bu nara Neron tipinin narası oldu."
" Olay Mahalli sergisi doğal ve kültürel tahribatın boyutları hakkında düşünmeye ve eyleme geçmeye davet ediyor bizi. Hem Germen hem de Boran kontrol teknolojilerinin söylemsel taraflarına işaret ediyorlar. Her ne kadar teknolojik iktidar bu söylemi işletmeye, sızdırmaya çalışsa da, yaşamın kontrol edilemezliğini de akıl da tutmak gerek."
"Dilde sadeleşme bu kitap için bir tercihti. Öte yandan her türlü sanatta, kuvvetini ve derinliğini kaybetmeden sadeleşmeyi önemli ve kıymetli buluyorum. Yaşama biçimim itibariyle de giderek sadeleşiyorum. Süs püs, ağdalı ifadeler, kelime oyunları yazarlık serüveninin başında, acemilik evresinde, o telaşla tutunulan dallar."
"Bora’nın biyografisinin sığ Kemalizm eleştirisi tuzağına düşmeyen, bir kişi üzerinden meselenin karmaşıklığına hakkını veren, olgun bir yaklaşımla yazılmış olduğunu düşündüm. Dahası, Bora’yı zaman zaman fazla üslupçu bulmama karşın, bu dilin biyografi çalışmasını nasıl zenginleştirdiğini gördüm. Ancak Ayhan Aktar ve İştar Gözaydın imzalı eleştiri metninin yargılayıcı edasını fazlasıyla yadırgadım."
"Belli ki Aktar ve Gözaydın, kitaptan çok kendi beklentilerinden söz ediyorlar. Charles Dickens biyografisi yazan birisine, 'Çartizm’in bir işçi hareketi olarak yetersizliğinden niye bahsetmedin?' diye çıkışmaya benziyor bu."
"Hasan Âli Yücel biyografisinde Tanıl Bora biraz ‘Ankaralı’ bir metin kaleme almış gibi görünüyor. Metinde kendini sol veya çağdaş sayan kesimin yıllardır yelkenlerini şişirdiği nostalji rüzgârı karşısında eğilen bir hava hissettik."
"Tanıl Bora’nın yazdığı biyografi Hasan Âli Yücel'i ‘Kemalist bir ikon’ olarak tekrar tedavüle sokuyor. Baştan söyleyelim, biz Yücel’i ve bakanlık kariyerini Bora’nın anlattığı şekilde değerlendirmiyoruz. Onu sadece bir birey olarak değil, ‘Homo Kemalismus’ olarak adlandırdığımız, Cumhuriyet’i kuran heyetin bir mensubu olarak ele almak gerektiğini düşünüyoruz."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.